İHRACATÇI VE ÇIPLAK VATANDAŞ...
SİNAN DOĞAN'DAN EKONOMİNİN HALİNİ ANLATAN ÇARPICI YAZI:
“Düşünün ihracatçı şu an bir yokuş çıkıyor. Yokuş çıkarken, mesafeler arttıkça şapkasını, ceketini, sonra gömleğini çıkartıyor. Artık çıkaracak bir şeyi kalmıyor. Üstelik daha yukarıya tırmanamadı”.
Başar Sabuncu’nun yönetip, Şener Şen’in başrolü oynadığı 1985 yılı yapımı “Çıplak Vatandaş” filmini çağrıştıran yukarıdaki cümle, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye ait. 2024 yılını değerlendirmek için 11 birlik başkanı ile Ege İhracatçı Birlikleri binasında gazetecilerin karşısına geçen Eskinazi, ihracatçının ahvalini anlatmak için yukarıdaki alegoriyi kuruyor.
Hayat pahalılığının delirttiği bir vatandaşı anlatan filmin üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen ülkeekonomisinin yine aynı dertlerden muzdarip olması, ayrı bir trajedi ve komedi olsa gerek.Üstelik ülkeyi idare eden Cumhurbaşkanı’nın enflasyona çare olarak vatandaşa boykotu önermesi de oynanan oyunu daha seyirlik kılıyor.
“KADINLAR EVE KAPANMASIN”
Resmi açılışı konuşmasında Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2024 yılını sadece yüzde bir artışla 18,4 milyar dolar ihracatla kapattığını ifade eden Eskinazi, sermayesi zayıf firmaları zor günlerin beklediğini söylüyor. Soru bölümüne geçtiğimizde Jak Eskinazi, işten çıkarmaların ve konkordatobaşvurularının hızla arttığına değinerek, “Tekstil ve konfeksiyon istihdamında yüzde 30 azalma var. 300 bin kişinin üzerinde kişi işten ayrıldı. Sektörümüzde kadın çalışanlar yoğunlukta. Bizi en çok korkutan kadınların eve kapanmak zorunda kalması” diyor.
En son belirlenen 22 bin 104 TL’lik asgari ücretin de ihracatta döviz kurunun da hak edilen seviyede olmadığını vurguluyor Eskinazi. Rekabetçi bir döviz kuru istiyor. Ancak bir rakam zikretmekten kaçınıyor. Daha önce dile getirdiği kur rakamının polemiğe yol açtığının ve Maliye Bakanı tarafından adının anılarak sürekli tekrarlandığının altını çizen Eskinazi, şunları söylüyor: “Düşünün, bir ülkede enflasyon yüzde 50 civarında, kur artışı yüzde 15 olursa aradaki farkı kapatamazsınız. Zaten ihracat sektöründe kar ortalama yüzde beş civarında. Enflasyonla dengeli bir kur artışı lazım. Enflasyonun cezasını çalışan ve ihracatçılar ödüyor. Diğer grup bunun refahını sürüyor. Çünkü paradan para kazanılıyor. Çalışmaya hiç lüzum yok”.
Ancak dövizdeki küçük bir kıpırdamanın, zaten bir arpa boyu yol alınamamış enflasyonla mücadele programının çöp sepetine gitmesi anlamına geleceğini herkes biliyor. Döviz serbest bırakılırsa, enflasyonun nereye gideceğini kimse tahmin etmek bile istemiyor. Kesin olan “çıplak vatandaşlara” yenilerinin ekleneceği. Döviz kurunun düşüklüğü ihracatçı için o kadar can yakıcı ki ne Trump 2.0 döneminde küresel ekonomideki gelişmeleri ne dövizdeki artışın getireceği maliyeti ne de bir türlü artırılamayanihracatın birim değerini konuşmak bileistemiyorlar.
Eskinazi, siyasi iktidarın ihracatçının önünü açacak politikalar uygulamadığından da yakınıyor. Pazarları genişletmeye çalıştıklarını ancak ABD’de, Güney Amerika’da, Çin’de vergi duvarlarına çarptıklarını da dile getiriyor. Gürcistan’ı örnek gösteren Eskinazi, “Bugün Gürcistan’ın bile Çin ile serbest ticaret anlaşması var. Çin onlara sıfır vergi ile mal gönderirken neden bizden alsınlar” diyor.
“AKIN AKIN MISIR’A GİDİYORLAR”
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, eskiden otel salonlarında düzenledikleri basın toplantısını bu yıl Birlik binasında yapmak zorunda kaldıklarını belirterek, durumun vahametini belirtiyor.Sertbaş’a göre sektörde 233 bin kişi işini kaybetti. 2024 yılının ikinci yarısında Avrupa’da daralmanın azalacağı beklentilerinin olmadığını vurgulayan Sertbaş, “Hakikaten para kazanamaz hale geldik. Rakiplerimizden yüzde 40-50 pahalıyız. Özellikle İstanbul tarafında akın akınMısır’a gidiyorlar. Kuru bastırırsanız bizler batacağız” görüşünü dile getiriyor.
Ege Demir ve Demir Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, sektörü 2024 yılında Uzakdoğu rekabetinden Süveyş Krizi’nin kurtardığını anlatıyor. Yemenlilerin Kızıldeniz’i ticari gemilere büyük ölçüde kapatması ile demir-çelik ihracatı geçen seneye göre 1,5 milyar dolar artarak 28,5 milyar dolara yükselmiş. Ertan, “2025’i zorlu bir yıl olarak öngörüyoruz. Körfez bölgesindeki ve Kuzey Afrika’daki üreticiler bize rakip olacak” diyor.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, konuşmasına “2024 yılının en çok kaybettiren sektörü olarak hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” diyerek başlıyor. Türkiye genelinde yüzde 18, Ege olarak yüzde 9 kayıpla yılı kapattıklarını, bu yılı da yüzde 10daralma ile kapatma ihtimallerinin olduğunu söylüyor.
ŞİMŞEK’İN RASYONEL KARARLARI!
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Faik Tokatlıoğlu, ihracatçının döviz bozdurma zorunluluğunun ve reeskont kredileri kullandırmada istenen şartların akıl dışılığına vurgu yapıyor. Eleştiri oklarını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yöneltiyor: “Hepimizin güvenmek zorunda olduğu Sayın Şimşek göreve başladığında rasyonel kararlar aldıklarını söyledi. Önceki kararların rasyonel olmadığını bir anlamda teyit etti. Geldiğimiz noktada bu kararların rasyonalitesinin hepimiz tarafından ciddi cidditartışılması gerekiyor” açıklamasını yapıyor.
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, ihracatçının zararına satış yaparak ayakta kaldığına şu örneği veriyor: “Neden ihracat yapıyoruz? Firmanın kanalları tıkanmış. Banka limitleri dolmuş. Elindeki ürünü nakde çevirmek zorunda kalmış. Bakın süt ürünlerinden örnek vereyim. Geçen yıl yüzde 71 daha fazla ürün gönderdik ama gelirimiz yüzde 36 arttı”. Kota adı altında uygulanan yasakların Türkiye’ye kaybettirdiğini belirten Girit, “Kaybettiğimiz pazarı yeniden kazanmak mümkün değil. 2025’deyasaklar olmasın” diyor.
Ege Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk,sektördeki kısıtlamalar nedeniyle ihracatlarının yüzde 10 düşerek bir milyar doların altına indiğinibelirtiyor.
Kuru meyve ihracatçılarının gündemi ise son dönemde kalıntı iddiasıyla Türkiye’ye dönen ürünler. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık,“Ülkeler sınırlarında belirledikleri limitlerle ürünleri geri gönderiyorlar. İçini göremediğimiz ürünün hesabını veriyoruz. İade edilen ürünler burada da antrepolara geliyor. Memur eşliğinde alıyoruz. Türkiye kriterleri tutuyorsa içeriye giriyor, tutmuyorsa imha ediliyor” açıklamasını yapıyor.
SANAYİDE DE YAPRAK DÖKÜMÜ YAŞANIYOR
2025 yılına iyimser taraftan bakan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Birol Celep’in sözleri, karamsar ortamı dağıtmaya yetmiyor. Uçak, geçen yıl 1 milyar 314 milyon dolarlık ihracatı yakaladıklarını belirtiyor. Celep ise, 2025 için belirlenen 280 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için çalışacaklarını vurguluyor.
Ekonominin içine düştüğü darboğaz sadece ihracatla, ihracatçıyla sınırlı değil. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikasını kapatmak zorunda kalan bir sanayici, “Çalışanlara son tazminatları bugün ödedim. Şimdi makineleri elden çıkarmak için uğraşıyorum. Ama dönüp bakan yok. Bunlar milli servet. Keşke birileri alsa da değerlendirse” diyor. Ofisinden çıkıp fabrika sahasını seyrediyoruz bir süre. Başında insanların olmadığı makinelerin sessizliği derin bir keder yaratıyor insanda. Yine bölgede otomotiv yan sanayine hizmet veren 70 yıllık bir firma, kiralık fabrikasını boşaltmaya karar vermiş.
İnşaata akıtılan ülke kaynakları, bedeli kuşaklar boyunca ödenecek yap-işlet-devret projeleri, önce düşük faizle, sonra Kur Korumalı Mevduat ve yüksek faizle beslenen rantiye sermaye kesimleri, bir kalemde milyonlarca liralık haksız kazanç yaratan imar rantları, doğanın acımasızca tahribi, en büyük hayali yurtdışında okumak ve yaşamak olan gençlerimiz, “Avrupa’nın Çin’i olacağız” derken tekstilini Mısır’a kaptıran ülke sanayisi, 90’lı yılları aratan yüksek enflasyonist ortam, çıplak vatandaşa dönüşen milyonlar...İşte2025 yılında ülke manzaraları.
İki saatlik toplantının ardından, kendi konuşmalarından kederlenen ihracatçılarla beraber temiz hava almak için balkona çıkıyoruz. Serin bir Ocak akşamında, sadece bir konteynergemisi ile birkaç yük gemisinin bulunduğu, vinçlerin paydos ettiği İzmir Alsancak Limanı’na rengârenk ışıklarını bırakan lüks rezidanslara veinşaatı hızla devam eden gökdelen silüetlerine bir süre dalıp gidiyoruz.