İZMİR'İN BABAYİĞİDİ… ELON MUSK'TAN İLHAM ALDI, İZMİR'E İLK ETAPTA 60 MİLYON DOLARA ELEKTRİKLİ TİCARİ ARAÇ FABRİKASI KURDU

İzmir BMC’den sonra otomotiv sanayiinde büyük bir yatırıma daha kavuşuyor. Dünyanın en zengin iş insanı olarak bilinen Elon Musk’tan ve elektrikli otomobil markası Tesla’dan ilham alan İzmirli duayen sanayici Mustafa Karabağlı, İzmir’e 60 milyon dolarlık yatırımla elektrikli hafif ticari araç fabrikası kurdu. Karabağlı, Aliağa’daki fabrika yatırımının yanı sıra Çiğli’de İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde de pil üretimi yapacak. Karabağlı, oğlu Mert Karabağlı ve birlikte kurdukları ekibin desteğiyle oluşturdukları Karluna markasıyla ürettikleri hafif ticari araçlarla ilgili hazırlanan prototipleri ilk kez İzmir Enternasyonel Fuarı’nda (İEF) sergiledi. Karabağlı, sermaye ile alakalı Musk’un kurucusu olduğu PayPal’ı satıp oluşturduğu fonla elektrikli otomobil firması Tesla ve uzay şirketi Space X’i kurduğu gibi kendisinin de kurucusu olduğu Luna marka elektrik sayaç fabrikasını yabancılara satarak ciddi bir fon elde ettiğini söyledi.

(Tanınmış iş insanı Mustafa Karabağlı, Karluna markasıyla yaptığı yatırımı gazeteci Erhan Gülenç'e anlattı)

“BİR DÜNYA MARKASI YARATIYORUZ”

Bunun ardından 7-8 yıldır girmeyi planladığı elektrikli araç sektörüne yatırıma odaklandığını ifade eden Karabağlı, “İlk etapta fabrika ve ekipmanlar için 50-60 milyon dolar yatırım yapıyoruz. Bu ileride 150 milyon doları bulacak. Hayallerimiz çok büyük. İzmir’den önemli bir dünya markası yaratıyoruz. Sayaçta da bunu söylemiştik ve başardık, burada da başaracağız. Zor iş tabi ama bir laf vardır ya zoru hemen yaparız diye. Biz o işlerin adamıyız, bizim vizyonumuz hayallerimiz bambaşka” dedi. Karabağlı, hafif ticari araçtan sonra otomobil veya toplu ulaşım araçları konusunda da üretim yapmayı gündemlerine alacaklarını da vurguladı.  Bayraklı’daki yeni merkez ofisinde görüştüğümüz Karabağlı, sorularımızı cevaplandırdı.

YOLA 8 YIL ÖNCE TESLA SATIN ALIP İNCELEYEREK ÇIKTI

Bu çok büyük bir yatırım. Elektrikli otomobil üretmeye başlayan TOGG, ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarının ortaklığı ve devletin büyük desteğiyle yola çıktı. Siz ise, yalnızsınız. Bu girişim fikri nereden doğdu?

Hikaye yeni bir hikaye değil aslında. Bu işin 7-8 senelik bu işin bir geçmişi var. Çünkü sonuçta ben yüksek elektronik mühendisiyim, teknoloji ve yazılımın içindeyim. Dolayısıyla teknoloji ve yazılım ihtiva eden her türlü yeni ürün benim ilgimi çeker. Telefon da, araba da. O dönemde de Elon Musk’ın yatırımıyla Tesla’nın böyle bir yolculuğa başladığını hep duyuyorduk.  Avrupa’da elektrikli araçlar görmeye başlamıştık. Ben açıkçası teknoloji olarak merak ediyordum, yani ne var bunun içerisinde bileşenlerini nasıl yerleştirmişler, nasıl bir yazılım var, uzaktan erişimi nasıl diye. Onun üzerine bir Tesla marka araba almaya ve incelemeye karar verdim. İzmir’de sanırım ilk Tesla alanlardan biri benim. Hatta Hollanda’da bir fuardaki röportajımda bundan bahsedince “Tesla’yı parçalayıp inceleyecek” diye manşet olduk. Ama parçalamadık sadece inceledik. Dolayısıyla o günden beri kafamızın içinde bu işi geliştirmeye başladık. Birkaç kere de somut olarak niyetlendik ama Kovid 19 ve benzeri bazı aksilikler bizi geciktirdi.

“ELON MUSK’A BENZER BİR HİKAYEM VAR”

(Espiri ile) Size İzmir’in Elon Musk’ı diyebiliriz yani?

Yok... (Gülerek) Ancak mini bir Elon Musk’ı denilebilir belki. Elon Musk ile şöyle de enterasan bir benzerlik var aramızda. Tabii ki bu her şey aynı olacak demek değil ama önemli bir detay; Elon Musk’ın da PayPal diye bir şirketi vardı ve o da o şirketi 120 milyon dolara sattı ve elde ettiği fonu ikiye böldü. Yarı sermayesini Tesla’ya, yarı sermayesini uzay şirketi Space X’e aktardı. Yani Tesla’ya 60-70 milyon dolarlık sermayeyle girdi ve bugünlere geldi.  Tesla şu anda dünyanın en önemli otomobil markalarından biri. Bu güzel bir örnek. Şimdi bakıldığında bende de süreç pek farklı değil. Ben de iş kollarımdan birinde şirket geliştirdim ve sattım. Oradan bir sermaye elde ettik ve bu sayede elimizde ciddi bir fon oluştu. Öncesinde otomotiv sektörü konusunda fikrim, ilgim vardı. Kovid 19 pandemisinin bitme döneminde bu geliştirdiğimiz şirketimizin satışı oldu ve biz de döndük ve nerede kaldık diyerek bu işe girdik. Otomotiv sektöründe fikir, vizyon, yazılım geliştirmeye kanalize olduk. Başlayalı 18-20 ay oldu.

​Otomotiv üretimi için elinizde nasıl bir bilgi birikimi vardı?

Yani benim teknolojik olarak 35-36 senelik mesleki tecrübem var. O tecrübem tam elektirikli araç üretimine çok yakın. Ayrıca projeye şu anda liderlik yapan ve katkı koyan oğlum Elektronik Yüksek Mühendisi Mert Karabağlı var.  O yüksek lisansını İngiltere’de elektrikli araçlar üzerine yaptı ve şu anda da MBA eğitimini tamamlamak üzere. Projenin  başından beri içinde ve benimle beraber takıma liderlik ediyor. Ayrıca çok da iyi bir Ar-Ge ve tasarım ekibimiz var ve tam bir takım olarak çalışıyoruz. Dolayısı ile bu avantajlarımız bizi buraya yöneltti. Eskiden içten yanmalı motor, arabanın kalbiydi. Tam elektrikli araçlara geldiğimizde ise, aslında işin kalbi üç parçaya dayanıyor. Bunlardan birincisi aracın yazılımı, ikincisi elektronik devreleri ve üçüncüsü de pili. Bu üçünü kendin teknolojik olarak eğer hakim olup yapabiliyor ve üretebiliyorsan iş sonra kaportaya, karosere kalıyor. Dolayısıyla bizim bu 3’ünü yapabilecek bilgi ve tecrübelerimiz vardı. Ve o şekilde tanıdığımız ekip arkadaşlarımız aramıza katıldı. Sonuçta biz çok iyi bir ekip olduk ve davaya hep beraber inandık. Dolayısıyla bizim için bu yolculuğa çıkmak çok da zor değildi.

TOPLAM YATIRIM İLERİDE 150 MİLYON DOLARI BULACAK

​Toplamda ne kadar yatırım yapacaksınız?

Biz yatırımımızı 3 fazda gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. 3 etabı tamamlarsak toplamda 150 milyon dolarlık bir yatırım olacak bu ama ilk etapta fabrika artı ekipman yatırımları için 50-60 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştireceğiz.

Neden işe hafif ticari araç üretiminden başladınız?

O segmentte bir boşluk olduğunu gördük. Elektrikli araç olarak konuşuyoruz tabi. Ticari araç tasarımı yaptık, prototipler ortaya çıktı. Sertifikasyon sürecinin bir kısmını tamamladık, bir kısmı devam ediyor. Bunun yanı sıra Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde bir fabrika yatırımımız var. O devam ediyor. Çiğli İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nde prototipleri üretiyoruz. Yine aynı tesiste kendi geliştirdiğimiz pili de üretiyoruz.

​Bu işin bayii, servisi, yedek parçası olması gerekiyor. Bunu nasıl yapacaksınız?

Ben burada da çok zorlanacağımızı çok düşünmüyorum. Çünkü, yine ticarette de bir deneyimimiz var. Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidin daha önce ürettiğimiz gerek aydınlatma ürünleri, gerek sayaç ve modemler konusunda olsun bayilerimiz var. Orada satıcılarımız var. Ve bunların bir kısmı ama kendisi ama akrabası aynı zamanda otomotiv işinde. Hepsinin parmaklarının uçları bir yerlere dokunuyor. Bu arkadaşlarımız sağ olsunlar bize inanıp güveniyorlar. Güvendikleri için alıp koyarlar vitrinlerine, satarlar ve bunun servisini verirler. Yani bizim kişisel networkümüzden tabi ki faydalanacağız. Zor iş tabi ama bir laf vardır ya zoru hemen yaparız diye. Biz o işlerin adamıyız, bizim vizyonumuz hayallerimiz bambaşka.

TÜPÇÜDEN SUCUYA, PAZARCIDAN ÇİFTÇİYE…

Bu hafif ticari araçlarda hedef kitleniz kimler olacak?

Özellikle şehir içi yakın kullanım yapanlar olacak. Tabii, bu araçlarla isterseniz İstanbul’a da gidersiniz onda bir problem yok da bu daha çok şehir içi, kampüs içi, organize sanayi bölgeleri içi ya da arasında kullanım için düşünülmüş bir araba bu. Bunu su dağıtıcısından tüpçüsüne karpuzcusuna, fabrikalar arası mal taşıyanlardan pazarcısına kadar herkes kullanabilecek.

Çünkü koy malını getir pazara sat, kalanını yükle geri götür. Hatta tarım sektöründe yaygın kullanabilir. Çünkü çiftçimiz şu an traktör kullanıyor, traktörün yüzde 80-90 kullanımı sadece tarlaya gidip gelmek ve taşıma içindir. Hedef kitlemiz çok geniş. Mesela, kamu kurum ve kuruluşlarının filoları var. Bizim bunu duyurmamız, anlatmamız, örneklerini göstermemiz lazım. Ayrıca belirli işler için ona göre modifikasyonlar da yapacağız.

Peki bu araçlarınız kullanıcısına tercih sebebi olmak için ne gibi avantajlar sunacak?

Örneğin baktığımızda traktörün yakıtıyla bunun yakıtını karşılarsanız nerdeyse 1’e 10 fark vardır. Çok ciddi bir avantaj sağlıyor araçlarımız, pazarcıya da kargocuya da çiftçiye de. Örneğin, İEF’de bir ziyaretçi geldi, “Tüp ve su dağıtımı yapan 50 tane arabam var. Bunlardan 50 tane bana ne zaman verirsin?” diye sordu. Biz de üretime birkaç ay sonra başlayacağımız için kendisine şu an için olumlu cevap veremedik. 

İleride Tesla gibi TOGG gibi elektrikli otomobil üretmeyi de düşünüyor musunuz?

Yani şu an gördüğünüz araçlar, fuarda sergilediklerimiz daha henüz bu işin yüzde 1’idir. Daha alfabenin A harfindeyiz. Biz şu an ticari araç odaklı başladık. İlk etapta biraz ticari araç segmentini geliştireceğiz. Ondan sonra da muhakkak ki bu sektöre girdiyseniz ucundan veya kıyısından insan taşımayı da dikkate almak zorundasınız. Ama bu toplu taşımaya yönelik olur, ama bireysel kullanıma yönelik olur, gelişmelere göre değerlendireceğiz.

“ORTAKLIK TEKLİF EDENLERLE BİR ARAYA GELMİYORUM”

Ortaklık teklifi alıyor musunuz?

Elbette alıyoruz. Bu fikrin ve girişimin bir parçası olmak isteyen çok oluyor fakat şu anda bizim tarafımızdan böyle bir girişim ve niyet yok. Biz kendi kaynaklarımızla yürümek üzere bir yol çizmiştik ve bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Bu projeyi 100 kat, 500 kat büyütmeyi hayal ettiğimizde, dünyada çok önemli bir pazar payı elde etmeye başladığımızda o zaman kendi kaynaklarımızı çeşitlendirmek ve fazlalaştırmak istersek belki yeni fonlarla ve kaynaklarla iş birliğine niyetlenebiliriz.

Peki, bu ticari araçlarınızın fiyatı ne kadar olacak?

Rakam söylemek için henüz erken. Ancak rekabetçi bir fiyatı olacağını söyleyebilirim.