İZMİR İŞ DÜNYASI BU KİTABI KONUŞACAK… ÇAPRICI ANILAR, ÇARPICI BİLGİLER...

Gazeteci Nihat Delibaşı ve Sinan Doğan tarafından yazılan, İzmir’in ekonomi, bilim, kültür ve siyaset tarihine ışık tutan “Hep Beraber” adlı kitap, geçtiğimiz günlerde Varyant Yayınları’ndan çıktı. Kitap, bilim insanı ve iş insanı Enver Olgunsoy’un yaşamından Türkiye’nin ve İzmir’in çok önemli değişim yıllarına ışık tutuyor. Kitapta İzmir sanayi tarihini ve iş dünyasına dair çok çarpıcı anekdotlar yer alıyor. Kitabın imza günü 23 Kasım'da Alsancak Kıbrıs Şehitleri Candesi'ndeki Yakın Kitabevi'nde 14.00-16.00 arası gerçekleştirilecek.

“Hep Beraber” kitabında Enver Olgunsoy’un Edirne’den İstanbul’a, oradan İzmir’e yolculuğunun yanı sıra İzmirli iş insanları Kemal Çolakoğlu, Ufuk Akgün, Hilmi Uğurtaş, Kamil Porsuk, Atilla Sevinçli, Sami Şen, Pınar Yurdun, Rıfat Demirli, Hayri Dursunoğlu, Hüseyin Doğan’ın anıları yer alıyor.

Kitapta ayrıca İbrahim Yüncü, Vecihi Özerdemli, Hüsnü Kaya, Jale Yelken, Prof.Dr. Levent Üstünes, Atakan Baştürk, Prof.Dr. Murat Özgören, Prof.Dr. Adile Öniz Özgören, Dr. Ülkümen Rodoplu, Dr. Gökalp Müstecaplıoğlu, Mehmet Can, Muammer Şen, Mert Ali Işık’ın anlatıları da bulunuyor.

PİRİŞTİNA’DAN ÇOLAKOĞLU’NA “SINIFINI SEÇ”

EBSO Eski Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu: “1990’lı yıllarda Ekrem Demirtaş, İzmir Ticaret Odası Başkanı oldu.  İş insanları arasında o zaman bir çekişme ortaya çıktı. EBSO ile İZTO çekişmesi doğdu. Yaşar Holding de bir taraf oluyordu. Sonunda Şinasi Bey ve Selçuk Bey (Selçuk Yaşar) Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ni (ESİAD) kurmaya karar verdiler. Ben de 16 kurucusundan biri, Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi’ydim.  Bir gün Sanayi Odası’nda kürsüde konuşma yapacaktım. Rahmetli Ahmet Piriştina, ‘Sen önce sınıfını seç. EBSO mu ESİAD mı?’ dedi. Ben de dedim ki ‘Bir gün bu soruyu soranların hepsi ESİAD üyesi olacak’. Uzun bir müddet kendi içimizde EBSO’cular, ESİAD’cılar diye kaldık. O nedenle ESİAD’da Başkanvekilliği görevi bitince Derneği bıraktım”.

“MESLEK LİSELERİNİ BİZE VERİN”

Enver Olgunsoy; “TOBB Sanayi Odaları Konseyi bünyesinde kurulan Teknik Eğitim Komisyonu düzenli toplanıyordu. Almanya’da uygulanan modüler sistemi incelemek için Almanya’ya gidildi. Bu sistemde mutabık kaldık. Böylece bir orta öğretim eğitim sistemi oluşturduk. Bunu heyet olarak gidip TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu’na sunduk. Onlar da sistemi mükemmel buldular. TOBB Başkanı’nın, “İmam hatipler var, bunları nasıl kabul ettirebileceğim?” dediğini hatırlıyorum. Bugün tüm illerde bir teknik meslek lisesinin TOBB’a verilmesi projesi de buradan çıktı. TOBB Başkanı sonra, TOBB Genel Kurulu’nda “Bütün meslek liselerini bize verin” diye açıklama yaptı”.

İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ NASIL KURULDU?

İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Atilla Sevinçli: İzmir Ticaret Odası Vakfı yılları önemliydi. İZTO Genel Sekreterliği’ne Prof. Dr. Cengiz Pınar geldi. Cengiz Hoca, eğitim merkezi yapma önerisini getirdi. Doktora ayarında ama doktora diploması vermeyen bir okul olacaktı. Çok iyi bir fikirdi ama tutmadı. Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nün Kurucusu Prof. Dr. Ceyhan Aldemir ve Garanti Bankası’nın Eski Genel Müdürü Halit Soydan’a gittim. İyi bir İngilizce eğitim veren ticaret lisesi kurmayı değerlendirdik. Sonra fizibilite çalışması ile üniversite kuralım dedik. Yaptığımız fizibilite ile birlikte İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş’a gittik. Ekrem Bey, projeyi benimsedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’e gidildi. Prof. Dr. Atilla Sezgin o sırada YÖK yönetimindeydi. Onayı TBMM veriyordu. İzmir milletvekillerinden destek istendi. Üniversiteye onay, Meclis’te ayakta alkışlandı."

GİNSENGİ TÜRKİYEYE GETİREN İKİLİ

Eczacı ve Sanayici Sami Şen: “Biz Enver ile hiç rakip olmadık. O bana danışır, ben ona danışırım. Türkiye’ye ilk ginsengi biz getirdik. Süleyman Demirel’in gençliğini ona borçlu olduğunu duyuyorduk. Altın sarısı bordo rengi ambalajı da hoşuma gitti. 21 eczacı olarak EDİTAŞ diye bir firma kurduk. 1991’de ginseng ithalatına başladık. Orhan Boran’ın programlarına çıktık. Eczacıbaşı Grubu markanın kendisine ait olduğunu savunarak bizi şikâyet etti. Mahkemeye çıktık. Mahkemede, ‘Ginseng bir bitki, adamotu. Patatesin patentini alabilir misiniz?’ dedim. Beraat ettik”.

SELİM YAŞAR’A RAKİP HOLDİNGTEN CEO’LUK TEKLİFİ

Sanayici Ufuk Akgün: “Şu an Karabağlar Belediyesi olan bina daha önce alışveriş merkeziydi. Binanın yapımında Remzi Peköz, İlhan Kuloğlu, İnci Holding’den Meral Zaim, Gökhan Tekstil’ten Ahmet Gökçil, Denizli’den Nama Tekstil ve ben birlikteydik. 11 ortak götüremiyorduk artık işi. Binanın Yozgat merkezli Yimpaş’a satışı söz konusu oldu. Yozgat’a gittik. Meral Zaim, İsmail Kuloğlu, Selim Yaşar, ben ve Hikmet Tanrıverdi birlikteydik. Fabrikaları gezdik. O sırada Selim Yaşar, babası Selçuk Yaşar tarafından Yaşar Holding’den kovulmuştu. Yimpaşlıların bütün ilgisi Selim Yaşar’aydı. Yedi, sekiz fabrikayı gezdik. En son Aytaç Et’i gezdirdiler. Pınar Et’te ne varsa aynısı orada vardı. Yimpaş’ın patronu Dursun Uyar’ın makamına gittik. Orada bomba patladı. ‘Selim Bey, bizle çalışmayı arzu eder misiniz? Sizi CEO yapalım. 10 bin dolar da maaş verelim,’ dediler. Dönüş yolunda Selim, ‘Ufuk bunların teklifini kabul edeyim mi?’ diye sordu. ‘Selim Bey teklif güzel ama kabul ederseniz babanız sizi vurdurur,’ dedim. Gülüştük”.

ATIL AKKAN’IN “SANAYİCİ PARTİSİ”NİN YARATTIĞI KRİZ

Enver Olgunsoy, “TOBB Sanayi Odaları Konseyi çok etkin bir yapılanmaydı. Bakanlar gelirdi toplantılara. O dönem Rusya’ya gidildi. Atıl Akkan, sıkıntıların olduğunu belirterek, “Bu böyle olmaz. İşadamları olarak bir parti kuralım” dedi. Toplanılıp karar verilmiş. “Başbakan kim olsun?” diye konuşulmuş. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nunBaşbakan olması konuşulmuş. Rusya’dan dönülünce, iktidar haberi almış.  O anda bütün Türkiye’deki üyelere CD yollandı, “Vallahi billahi ben böyle bir şey yapmadım” diye. Rusya dönüşünden bir hafta sonra CD’ler bizim elimize ulaştı. CD üreten adam milyoner olmuştur herhalde”.

ENDER YORGANCILAR NASIL BAŞKAN OLDU?

Enver Olgunsoy; “EBSO’da benim açımdan en hareketli seçimlerden biri 2009 seçimleriydi. Seçimlere üç liste ile gidildi. Adaylar Ender Yorgancılar, Atıl Akkan ve Ufuk Akgün’dü. Akgün kazanırsa Yönetim Kurulu Başkanı olacaktı, Hilmi Uğurtaş da Meclis Başkanı. Bir oy alsak bile devam edecektik. Fakat daha önce Atıl Akkan Seferihisar’daki çiftliğinde, Ufuk Akgün ile anlaşıp listeleri birleştirmişler. Atıl, “Sen beni istemiyorsun. Anlıyorum. Ama yeter ki beni seçin. Ben sonra Amerika’ya gideyim. Meclisten devamsızlıktan düşene kadar gelmeyeyim. Sonra başkanlık size kalsın” dedi. EBSO’da bir Kani Aydoğdu vakası yaşanmışken, Atıl’a mı inanacağız? “Sen aday olma,  oğlunu aday yapalım” önerisinde bulundum. Kabul eder mi, elbette etmedi. Seçimi Ender Yorgancılar kazandı. O nedenle o tarihten bu yana bu olayı bilen arkadaşlarım, “Ender’i sen seçtirdin. Birleşsek Ender asla seçimi kazanamazdı” derler”.

ROBOT YARIŞMASINI İZMİR İCAT ETTİ

Sanayici Kamil Porsuk: “TOBB’un Eğitim Komisyonunda Tanıl Küçük, Sani Konukoğlu, Nurettin Özdebir, Savaş Özaydemir, Hakkı Kalkavan, Enver Olgunsoy ve ben vardım. 2005-2006 döneminde kurulan komisyona MEB’den de yetkililer katıldı. Bugün okulların organize sanayi bölgelerine devredilmesinin temelinde o dönem bizim verdiğimiz güç var. Sanayi Odası Vakfı’nda çalıştık. Eğitimde pek çok görev benim üzerimden yürüdü. Biz Enver Hoca ile birlikte, Türkiye’de ilk defa robot yarışması düzenledik. Üçüncü robot yarışması ulusal hale geldi. Çok ciddi katılım oldu. Ama bizden sonraki yönetimler devam ettirmedi. Yarışmayı İstanbul Teknik Üniversitesi yapmaya başladı” .

BORNOZ MUCİZESİ NASIL DOĞDU?

Sanayici Ufuk Akgün: “İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği’nin ABD’de düzenlediği TurkishPret’e katılmak için Ahmet Sevil ve Candan Sevil ile birlikte ABD’ye gittim. Selami Gürgüç’ün Denizlili konfeksiyon üreticilerine diktirdiği bornoz örneklerini de yanıma aldım. Selami Bey’in valizi elimde, firmalara numuneleri gösteriyordum. Bir firma temsilcisi, ‘Bu bornozlar Ottoman (Osmanlı) bornozu. Bunlar insanı kurulamaz. Komple ıslak kalırsın. Ben size bir numune vereyim, kaç milyon üretirsen satarsın’ dedi. Türkiye’ye döndükten sonra görüşmeyi anlattım. Selami Gürgüç, numuneyi elimden kaptı. Bütün Denizli’de tesisler bu sayede kuruldu”.